Kendi Felaketimizi Like’lıyoruz!
Dijital dünyadaki tüm gelişmeleri, gündemin hayatımıza yansımalarını egegen olarak kaleme alacağımız yazı serimize başlıyoruz! Sosyal medya ekimizinden Uğur Deral’ın ”Kendi Felaketimizi Like’lıyoruz!” yazısı yayında, keyifli okumalar!
Konuşmasak olmazdı. Farklı bir sene yaşıyoruz, en azından geçen senelere göre 2020’ye çok farklı başladık.
Peşin sıra gelen, dahil olduğumuz, izleyerek/duyarak tanık olduğumuz bizi üzen olayların biri bitmeden diğeri, günümüzün en önemli konusu haline geliyor.
Milyonlarca hayvanın yaşamını yitirdiği Avustralya yangını, ABD ve İran arası savaş tehditleri ve doğurduğu kötü sonuçlar, Çin’de başlayıp dünyaya hızla yayılan Corona virüsü, vatandaşlarımızı kaybettiğimiz, yakınlarımıza korkarak telefonlar açmamıza neden olan Elazığ, Malatya, Manisa depremleri ve son olarak herkese; sporcu nasıl olunur, basketbol nasıl oynanırı öğretenler listesinin starı, NBA ve Los Angeles Lakers efsanesi Kobe Bryant’ın ölümü.
Peki, biz bu olanlara karşı ne yapıyoruz?
Haberleri, yukarıdaki senaryolar üzerine yapılan paylaşımları, içimizi acıtan videoları/görselleri sosyal medya hesaplarımızdan beğeniyoruz. Instagram’da karşımıza çıkan depremde yıkılmış bina görüntülerine “kalp” bırakıyoruz.
Mecburuz muyuz peki, acılara dahil mi oluyoruz beğenerek, paylaşılan hesabın takipçi sayısını ve etkileşim oranını yukarıya mı taşıyoruz sadece?
Evet, mecburuz!
Sevinçlerimizi, acılarımızı ve bize ait olan tüm duyguları paylaşmaya mecburuz!
Her beğenimiz, yorumumuz farkındalığa, farkındalıklar sosyal sorumluluğa dönüşüyor. Herkesle üzülüp, herkesle seviniyoruz.
Doğaya duyduğumuz saygının eksik olduğunu, hastalıklar karşısında alınması gereken önlemleri, deprem anında atılması gereken adımları, Kobe’nin 24 numaralı formasıyla gerçekleştirdiği imkansız denilen her şeyi öğreniyoruz ve öğretiyoruz.
Bilinçli sosyal medya kullanımı, bilinçsiz olduğumuz konular üzerinde farkındılığımızı artırdığı kesin ve sevinçlere, hüzünlere dokunmamıza olanak sağlıyor.
2020’yi, en azından şimdilik beğenmedik belli ama mecburuz; anlaşılmak ve anlamak için like’lamamız lazım!